Antik Luvi Medeniyeti
Anadolu’nun En Eski Kavimlerinden Luviler
Eski Anadolu’nun renkli kavimler mozaiğinden sadece birisini oluşturan Luviler, Anadolu’da büyük nüfusa ve yüksek saygınlığa sahip önemli kültürel bir rol oynamışlardır. Hititler’in siyasi birliğinin gölgesinde kalmalarına rağmen bu siyasi birliğin en önemli unsuru olmuşlardır. MÖ 1200’lerde Hititlerin yıkılmasından sonra MÖ 700’lere kadar kültürlerini ve dillerini devam ettirmişlerdir. Akrabaları Hititlerin askeri yayılmacılığına karşın, Luviler barışçıdırlar; yerli halklarla bir arada yaşamışlardır. Yerleşim alanlarını çekirdek bölgeden yavaş yavaş Çukurova dahil tüm Güney Anadolu sahilleri, Batı Anadolu ve Kuzey Suriye içlerine kadar genişletmişlerdir. Sadece Hitit imparatorluğunun sonlarına doğru Luvi varlığında hissedilir bir kıpırdanma başlamış, Luviler politik yapılaşma ve bağımsızlık hareketlerine soyunmuşlardır. Hitit dili, Luvice kelimelerle dolmuş taşmış, melez bir dil olup çıkmıştır. Yeni atılımların merkezi Konya Ovası’nda aranan Aşağı Ülke veya yeri belli olmayan Tarhundaşşa kentidir. Bu dönemde devlet ikiye bölünmüş ve güçler paylaşılmıştır ama on yıllar sonra da MÖ 1200’lerde diğer imparatorluklar gibi Hitit devleti de yıkılmıştır. Bunu izleyen Demir Devri’nde beş yüzyıl boyunca (MÖ 1200-700) Luvice varlığını sürdürmüş, bundan böyle sadece resim yazısı kullanılmıştır. Luvilerin ağırlıklı olarak hâkim oldukları bölge Orta ve Çukurova dâhil Güneydoğu ile Kuzey Suriye’dir. Politik ve kültürel liderliği bu kez de Aramilere kaptırmışlardır. Çoğu beylik, güçlü Yeni Asur devletinin gölgesinde varlığını sürdürmüştür.
Hititler döneminde Hititçe resmi dil, Luvice konuşma dilidir. Dil iki çeşit yazıyla kayıtlara geçmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır. Çivi yazısıyla yazılanı kolayca çözülmüştür. Ancak ayrı bir şive oluşturan ve resim yazısıyla (Hiyeroglif) yazılan dilin çözülmesi zorlu geçmiştir ve bilim adamları günümüzde araştırmaya devam etmektedir. 1946 yılında Karatepe’de İstanbul Üniversitesi’nden Th. H. Bossert’in Luvice ve Fenikece iki dilli yazıtları bulmasıyla, çözüm işleri biraz daha sağlam temeller üzerine oturmuştur. Bossert’in kazı dışında tutulması, çözüm çalışmalarını maalesef geciktirmiştir. Her iki şive ve yazı kil tabletler, taş, kaya, mühür, madeni kap, silah, kurşun ve ağaç levhalar üzerine yazılır. Luvi resim yazısının benzeri yoktur, ne zaman ve kim tarafından icat edildiği bilinmemektedir. MÖ 1200’lerde diğer imparatorluklar gibi Hitit devleti de yıkılmıştır. Daha sonra gelen Demir Devri’nde beş yüzyıl boyunca (MÖ 1200-700) Luvice varlığını sürdürmüş, bundan böyle sadece resim yazısı kullanılmıştır.
Luviler önce Anadolu’da Hititler, Hurriler ve Hattilerle, sonra Çukurova’da gene Hurriler ve Samilerle birlikte yaşadılar, kültürel ve folklorik değerleri hem verdiler hem de aldılar. Anadolu folkloruna, kültürlerine, müziğine, eğlence ve akrobatik oyunlara çok önemli değerler kattılar. Issız Anadolu topraklarının her yanını kabartmalar eşliğinde Hiyeroglif yazılı kitabelerle süslediler, bizi bugün bile büyüleyen muhteşem kentler kurdular. Karatepe sadece bunlardan biridir. Luvi varlığının en güçlü olduğu yer, Güney Anadolu ve Çukurova’dır. Luviler buralarda azınlık olarak yaşasalar da çalışkanlıkları ve üstün uyum sağlama yetenekleri yanı sıra uygarlık merkezi Mezopotamya’ya yakınlıkları sayesinde özgün bir uygarlık geliştirdiler. Zoraki geçim kaynağı tarım ve hayvancılığın yanında Toros ve Amanosların şifalı otlarını değerlendiren ve tıpta kullanan onlardır. Deneyimli “koca karıları”nı ve bilge doktorlarını, bu otları büyüsel yöntemlerle birleştirerek olmadık hastalıkların tedavisinde kullandılar. Hurrilerle iş birliği yaparak birlikte Çukurova’da ilkel tıbbın kurucuları onlardır. Hurriler ve Luviler olmadan modern farmakolojinin babası Anavarzalı Dioskorides ve efsane doktor Lokman Hekim düşünülemez.